В. Г. Гузев. Избранное

355 Genel Yazı Nazariyesi Işığında Göktürk Yazısının Menşei Meselesi... (bir fikir karşılayan resim işareti) olarak hizmet verme kabiliyetine sahiptir ( ä b “уurta, göçebe çadırı”, ä d “mülkiyet, evcil hayvanlar”, a y “ay”, ä l “el”, ok, “ok” v.b. işaretleri); bunlar haberleşme vasıtalarının gelişmesi sürecinin yazı öncesi, resim safhalarını temsil etmektedir; 2) bütün işaretler, galiba, hece çevirmesi yoluyla ( ä b — b ä , ä d — d ä , ok — ко, ık — kı) en çok rastlanılan ve bu sebeple ilkel sayılabilen “ünlü — ünsüz” hece yapısından uzaklaşarak sillabogram (hece işareti) vazifesini görmeğe muktedirdir; 3) hemen hemen bütün işaretler (ünsüzler için kullanılanların çoğu, ancak ünsüz fonemlerin art ve ön damak alofonlarını iletebilmekle beraber) fonem temsil etme kabi- liyetini benimsemiştir ve bu anlamda fonemogram (fonem işareti) olarak iş görürler. Burada şunu da belirtmek lâzımdır ki, sözümona ligatürler (“global signs”) runik yazısının hece safhasından kalma bir olay, bir rüdimanter husu- siyet (“ünlü — ünsüz — ünsüz” yapılı bazı hecelerin sabık işaretleri) olarak yorumlanmaya elverişlidir. Runik Türk yazısının sıraladığımız hususiyetleri, şu genelleştiren sonuca götürüyor ki, bahis konusu olan yazıdaki işaretler, hem signogram terimiyle adlandırılan işaret işareti (meselâ, kelime işareti) olarak kullanılırdı, hem de fonogramla- rın iki türü olan sillabogram ve fonemogramların vazifesini gö- rürdü. Bu bakımdan eski Türk yazısı, çok karmaşık signofonografik terimiyle adlandırılabilen 1 , yani kelime-hece-fonem yazı sistemiydi. Bitirirken şu noktayı da vurgulamak gerekir ki, bu bildiride söyledikleri- miz, Göktürk yazısının, araştırıcının müşahedesinden daha saklı, daha mu- hafazakâr ve nihayet araştırılmakta olan kültürü ve tarihi öğrenme açısından daha mühim olan iç şeklinin teşekkül etmesi şart ve yollarını açığa kavuş- turmanın kasten yapılan tecrübesidir. Bundan farklı olarak, yazının evrimini daha değişken ve daha az güvenilir olan dış (grafik) şekli sahasında incele- mek, zannımızca, daha az perspektiflidir; buna herhalde yalnız bir yardımcı vasıta olarak başvurulmalıdır 2 . Runik Türk yazısının menşei problemini ya- zının dış şekli dahilinde kalarak başarısız halletme çabaları, V. Thomsen’in bunu deşifre ettiği 25 Kasım 1893 gününden çok önce başlayıp şimdiye dek süregeldiği için bu son hususu göz önünde bulundurmak çok mühimdir. 1 23 Krş.: Pevnov A. M. Problemi deşifrovki çjurjen’skoy pis’mennosti // Voprosı yazıkoznaniya, 1992/1, s. 25–47. 2 I. Fridrih, Göst. е., s. 47.

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=