В. Г. Гузев. Избранное

370 В. Г. Гузев. Избранное: К 80-летию düzgün, büzgülü, vuruldu... ya da düz geniş (a, e) olur: süzgeç, öte, otlak, su- lak, yüzden, uzak...” (İ. G. Kaya, C. Öztürk, A. Yılgör ve başkaları, Türk Dili Ders Notları I, İstanbul, 1997, s. 8, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları). Böyle bir tanım dudak uyumuna sadece dar ünlülerin tâbi olduğunu göz ardı ettiği için doğru olamaz ve bu tanımda örnek olarak verilen ikinci hecesinde geniş ünlü bulunan bilge, başlamak ıslak, süzgeç, öte, otlak, sulak, yüzden, uzak... gibi kelimelerin dudak uyumu ile ilgisi yoktur ve bizce dudak ünlü uyumu şöyle tanımlanabilirdi (aslında söz konusu olan tanımın kendisi değil, farklı anlayıştır): Kelime gövdesi veya kelime şeklinin ikinci veya daha sonraki hecelerindeki dar ünlülerin kendinden önce gelen bitişik hecedeki ünlüye düzlük-yuvarlaklık açısından benzeşmesidir. Aynısını başka türlü de söyle- mek faydalı olabilir: Dudak uyumu, her çeşit ünlünün bunu izleyen bitişik hecedeki dar ünlüyü, düzlük-yuvarlaklık açısından kendine benzeştirmesidir (yukarıda verilen örneklerden şunlar yetkilidir: Azık, dişli, azgın, ezik, durgun, ölgün, ongun, düzgün, büzgülü, vuruldu). 4. A. Meillet’nin ileri sürdüğü görüşe göre Hint-Avrupa dil sisteminin ana mahiyeti, “Hint-Avrupa kelimesinin gramer vasfı taşımadan hiçbir zaman mevcut olamayacağı”dır (А. Мейе, Основные особенности германской группы языков, Москва, 1952, с. 14, 15), Buna karşılık ЕАТ malzemesine dayanarak Türkçe’nin ana mahiyetini ortaya koymaya muktedir oluruz. Bu ana mahiyet bize göre leksem ve yardımcı morfemlerin göreceli görevsel ba- ğımsızlığından ibarettir. İleri sürdüğümüz savı EAT’nde müşahede ettiğimiz şu morfolojik dil özellikleri tasdik eder. Eklerin çoğunlukla anlamlı, hem de tek anlamlı olması, söylev (söz) alanında bunların manâ iletmek için kullanılmasının ağır basması, buna mukabil biçimsel (formel) olarak (örn .-Sivas şehri tamlamasındaki -i gibi) nadiren kullanıldığının görülmesi. Leksem ve yardımcı morfemlerin anlamlarının göreceli bağımsızlığı, yani birbiriyle kaynaşmaması ayrı anlamsal birim mahiyetini koruması, esas anlamlı lek- semlerde yardımcı anlamların eksik olması. Bize göre kelime çekimi alanında iki tür işlem arasında fark gözetmeliyiz. Örneğin çoğul şekli (göz + lär ), iyelik şekli ( kyz + um ), herhangi bir hal şekli (bojn + yn + a) vb. şekil üretimi işleminin sonucudur. Bundan farklı olarak örneğin, ver + isär + vän kelime şeklini ele alırsak ver+isär+ kısmı şekil üretimi ürünüdür. Demek — isär eki kategoriyi (gelecek zaman kategorisini) oluşturur. Bunu izleyen şahıs ekleri ise (örneğimizde -vän eki bunların tem- silcisidir) oluşturulmuş kategoriyi değiştirmez, sadece fiilin karşıladığı ey- lemle ilgili özne görevindeki nesneyi şahıs anlamlarından biri ile temsil eder. Bundan dolayı bu tür işlemlere şekil çekimi deriz. Başka bir deyişle ver- diğimiz örneklerde çoğul eki -lar , hal eki - (j) a, gelecek zaman eki -isär birer

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=