В. Г. Гузев. Избранное

369 Teorik Türk Dilbilimi Açısından Eski Anadolu Türkçesi’nin Özelliklerinin Kıymeti Üzerine kalıplaşmamış, katı bir imlâya henüz sahip olmamış bir yazı ile yazıldığı için dilin fonetik tarafını bariz şekilde yansıtır ve dolayısiyle bu metinlere fonolo- jik tahlil (enterpretasyon) yöntemleri uygulanabilir, ve bunun neticesi olarak şimdiki bilim EAT’nde sekiz değil, dokuz ünlü; 21 değil, 22 ünsüz fonemin (ilâve olarak dar /e/ ünlüsü ile /ñ/ ünsüzünün) bulunduğunu bilir. Böylelikle tahmin edebiliriz ki, TT fonemler sistemi evrim geçirdiği süre boyunca daha tasarruflu olma eğiliminde idi. 2. EAT’nde dudak (küçük) ünlü uyumu müşahede edilmediğinen (äjü, dogry, äjlä + düñ, ol + dy vb.), bazı eklerin damak (büyük) ünlü uyumuna tabi olmayarak yalnız ince varyantlara sahip olduğuna {bunun delillerinden biri /s/ ünsüzünü içeren eklerin hemen hemen istisnasız olarak Arapça س “sin” harfi ile yazılışı -kamụ + si, jarak+süz ; şol gülistān kim içindä kälmä + jisär + sin äbäd (Kälila vä Dimna) vb.- olabilir}, bazı eklerin kendilerinden doğdukları kelimelere benzer bir şekilde ortaya çıktıklarına ve ara sıra ekle- rin ayrı yazılışına (häm sän görä sän bini, eldän vara + väm bir gün, jolda oturam cānsuz, kam aglaja + väm bir gün (Sul ṭ ān Väläd); çün siz daxy na’ra āvāzyn işidä + siz, bana mädädä erişä + siz (Qyssa-i Mälik Danişmänd) vb.} istinaden o zamanki, yani 13.-15. asırlardaki dilde kelime şekli (gövde ve eklerin birliği) şimdiki TT’ndeki kelime şeklinden farklı olarak daha gevşek olarak birleşmiş durumda idi. Bu husus araştırmacıyı TT’nde 11.–13. asırlar- dan başlayarak kelime şekli sıkışması (konsolidasyonu) sürecinin büyük yol katettiği neticesine götürür. 3. Bilindiği gibi, ünlü uyumunun sadece önemli bir kısmını oluşturdu- ğu ses uyumu (singarmonizm), dilin bitişken kuruluşuna, bilhassa ilerleyi- ci ekleme düzeneğine sımsıkı bağlıdır, daha da ileri gidersek tahminimize göre bunun ürünüdür. Yalnız çağdaş Özbekçe istisna olmak üzere bütün Türk dillerinde ünlü uyumunun bulunması bu savın kanıtlarından biridir. Osman- lıca’da dudak, yani küçük ünlü uyumunun asırlar boyu yavaş yavaş teşekkül etmesi yukarıda söylediğimiz kelime şekli sıkışması sürecini gösterir. Bu olay ses uyumunun kelime şeklıni kurma, birleştirme ve birbirinden ayırma (delimitasyon) görevlerine işaret eder. Bazı dillerde, örneğin Kırgızcada dudak uyumu yalnız dar ünlüleri ( куттуу “kutlu, uğurlu, hayırlı, bereketli”, ѳлүм “ölüm” vb.) değil, geniş ünlüleri de ( жолдош “yoldaş, yol arkadaşı; arkadaş, dost; eş”, к ѳ б ѳ л ѳ к к ѳ п ѳ л ѳ к “kele- bek; küf” vb.) kendine tâbi eder. Bu vesile ile Türkiye’de yayımlanan ders kitaplarında rastladığımız ve yanlış kabul ettiğimiz şu veya şuna benzer dudak ünlü uyumu tanımlarına de- ğinelim: “Türkçe sözcüklerde 1) ilk ünlü düzse, sonraki ünlüler de düz olur: azık, bilge, başlamak, dişli, azgın, ezik, ıslak..., 2) ilk hecedeki ünlü yuvar- laksa, sonraki hecelerin ünlüleri ya dar yuvarlak (u, ü): durgun, ölgün, ongun,

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=